30 Kasım 2011 Çarşamba

Ölümsüz sabahların çocuklarıydık biz sevgili ve nice bakir yaşamların tek anahtarı kalplerimizdi... Bir gece yarısı “tam onikiden vurulduk” sevgili... 
Korkmalar, ayrılıklar, kavuşamayan, buluşamayan bütün sözler ve gurbet köşelerinde bütün kimsesiz ölmeler bize kaldı sevgili... 

Herkes yazıyor ve herkes bir şeyler söylüyordu; yazdıklarını ve söylediklerini, bütün eksik tümcelerini biz dolduruyorduk, en çok bize yakışıyordu çünkü aşk. Titrek bir iklimde sımsıcaktık, sevdaya buzdan kaleler ördüklerinde güneşten daha da güçlüydük, akardık, karışırdık şırıl şırıl el değmemiş nehirlere, sevgilere. Denizin ortasında kaynak suyduk, ne kadar tuzlu yaşam varsa kararını, aşkın ayarını dağları deler biz bulurduk. Ah! Ne vardı bu tatlı yaşam öykümüze girmeselerdi, sevginin, vuslatın şah damarını kesmeselerdi... 

Aşkın masum çocukları bizlerdik. Yüzümüzde gül goncası arlar, yanaklarımızda elma şekeri tatlar barınırdı. Her şeyimizi acımsı ve karamsı zamanlara sattılar sevgili... 
Yollar, dağlar dile gelse ve sevda gökten yere inse bütün çocukluğumuzu, masum sevmelerimizi bize verse yine olmaz sevgili. “Sevda” tanıklık eden her şeyi tuzla buz eder bu mevsimde ve romantik bütün sevmelerimiz yaz ortasında kışa döner sevgili. Ümidimi sakın yitirdiğimi düşünme fakat o sevgi, fakat o sevda artık çok korkak sevgili... Aşk goncalarımızın, çılgınca sevme zamanlarımızın ve işte o sevdanın katledilmediği, renklerin ebemkuşağında dans eden, deli dolu zamanların mert çocuğu “aşk” yok artık sevgili... 
Şimdi kalbinden, şimdi gözlerinden ve şimdi bütün dileklerinden usulca gidiyorum sevgili. Sözüm söz her şeyin hesabı mahşere kalsın sevgili... 

29 Kasım 2011 Salı



Her Lahza ELLerimi Açtığımda Ve "O"na Yüreğimi SaLdığımda Gideceği Tek Kapıdan Seni Umud Ediyor BiLiyorsun DeğiLmi Yar?
Rabbimden Bir Seni DiLiyor

Ben Sana Ne Kadar ALışmışım Ey Herşeyimi Adadığım Can Canan Can Parçam Diğer Yarım
Meğer BenLiğimi Ne Kadar Sana Kaptırmışım Evet Herşeysin Sen Senin Adın Herşey Benim Herşeyimsin Sadece

Sen Hem Hüznümsün Hem Hüznüme Güneş Açtıran Baharım Hem GözyaşLarımsın Hemde DuaLarım Hem Derdimsin Hemde En GüzeL Dermanım Sen Bensin Bende Sende Yaşayan Bir Sevdayım
Sen Candaki Canımsın Cantanem Goncamsın
Duamsın DuaLarımsın Hep DuaLarımdasın

Şimdi MeLtemine Naz yaptığım GeceLerin Tek Çaresisin DinLediğim Tüm ŞarkıLar Yazdığım Tüm ŞiirLersin Sen Herşeysin Herşeyimsin Evet Duamsın Sen Bütün DuaLarımsın
HatırLıyorsun DeğiLmi Yar Hani Bana Sen ÜzüLürsen Ben Hissederim Demiştin Hani Cennetteki Tuğba Ağacını AnLatmıştın Hissediyorum HatırLıyorsun BiLiyorum Hiç Unutmadın Ki
İşte Şimdi Bende O Tuğba Ağacının Bütün YaprakLarıyım Ve Hep Senin Yanındayım Beni Düşündüğün Zaman HissedebiLiyorum

Ey Gece YükLediğim Yar
Ey Yar!
BiLiyorsun Hissediyorsun DeğiLmi ? Ben Şimdi Seni Hep DuaLarımLa Seviyorum DuaLarımda İstiyorum
Sana DuaLarLa GeLiyorum

Yar BiLiyorsun DeğiLmi Tüm DuaLarda Sadece Seni İstiyorum
Sen Benim DuaLarımda Tek YaLvardığım Canandan Tek DiLeğim Tek İsteğimsin DuaLarda Doyumsuz Sevdiğimsin Duamsın DuaLarımsın
Sen Benim Ona Adanmış En GüzeL Parçam Sabrım İmtihanım Kazancım Ve DuaLarımda DöküLen GözyaşLarımsın

Sen Benim DualarLa Kavuşacak oLduğum Bana YazıLmış Yazgı Sen Kara KışLarda Yanan Ruhuma Baharsın

Sen Duamsın DuaLarımsın Hep DuaLarımdasın

Seni duaLarım gibi seviyorum.

21 Kasım 2011 Pazartesi



Nedense hayata aynı gözlerle bakamıyorum artık. Ruhumdaki bu tahribat sadece aşka değil, her yere, her şeye ve herkese bakışımı değiştirdi.Acı değil burası! Acıyı geçtim. Sadece eskisi gibi değilim.
Beni olduğum yerden çok fazla uzaklaştırdı neyse bu bana olan. Belki de beni hayata bağlayan, ne olursa olsun yine ayağa kalkmamı sağlayan her ne ise, ona olan inancımı sarstı. Nereye tutunuyorsam bir zamanlar artık oraya tutunamıyorum. Boşluktayım; ne düşüyorum, ne duruyorum. Belki de olduğum yer, olmam gereken yer!Boşluk işte.
Artık yaşadıklarım, yaşamadıklarımı yaşamama engel!
Kendi boşluğumdan yazıyorum. Kendi sınırsız alanımdan yani. Burada her şey yeni. Bu boşluğu daha önce doldurmamıştım. Şimdi dolduracağım. Belki de boş bırakırım. Bunun garantisini veremem şimdilik. Kendime veremediğim bir garantiyi başkalarına da veremem…
Yüklendiğim yüklerden arınıp boş kaldığımda, yani şimdi; hayat yeniden başlıyor. Benim hiç yeniden başlamayan bir hayatım olmadı. Hiç eski bir hayatım, eski herhangi bir şeyim, eski bir elbisem bile. Dolayısıyla hafızam da yok. Yeni bir şeyler aramaktayım hep. Yeni bir bilgi, yeni bir söz, yeni bir şarkı, yeni bir duygu…
Burada her şey yeni. Aklımı karıştırmış olan her öğretiyi reddettiğimde ve aslında kendimi de; ağaç benim ağacım, koltuk benim koltuğum, aşk benim aşkım, yıldız ben onu nasıl görürsem öyle. Gerekirse aklımı yeniden, ama bir tek ben karıştırabilirim.
Kendimi kaybetmeyi seçiyorum şimdi. Bulacağım sonra. Kendi gerçeğimi ararken, her yanılgı beni ona biraz daha yaklaştırıyor.
Gerçek nerede?
Gerçeğin içinde!
Bir yatağın içinde, sabaha yakın bir saatte, üzerimde bir başkasının yani benim dışımda birinin kokusu, “sen” diyeceğim de artık ben bile anlamayacağım kim olduğunu. O yüzden sen, bir başkası, herhangi biri fark etmez… Nasılsa unutacağım… Başkalarını ve seni. Korkmakla hiç korkmamak arasındayım, ölmekle yaşamak arasında! Bu aranın ortası yok. Keskinim ve netim. Sadece iki ucun arasındaysam da, arada değilim aslında!
Şimdi bana hiç olmamış bir şeyler olmalı. Belki her şey değişmeli hayatımda. Belki hayallerimden vazgeçmeliyim. Başka hayaller kurmalıyım ya da. Belki geleceği de reddetmeliyim! Bilmiyorum daha…
Bir salyangoz hikâyesi…
Zorsun bana…
Gelmen zor…
Kalman zor…
Gitmen zor…
Durmam zor ama!
Belki değişir diye bir şeyler, belki sakinleşir diye içim bekledimse de, sanırım değişmiyor. Kelimesiz kalmak…
Seni yeniden görmeyi bekledim kendimi anlamak için. Ama kelimesiz kalmanın ne demek olduğunu anladım! Bir yazarı kelimesiz bırakmak “yetenek” demek. İçime bilmediğim hangi tohumları atıyorsun ve ektiğin tohumlar her ne ise, içimde büyüyünce beni ne ile başa çıkmaya bırakıyorsun? Çıkabilirim!
Beni hep bildiği yerden yakalayıp kendine alan, bütün ihtimalleri yakan bu şey, bu duygu, fırlatıp atar mı bir gün bir yerlere daha? Sanırım artık ihtimalleri de umursamıyorum. Ve sanırım her ihtimal kabulüm.
Değişen bir şey yoksa her şey aynı mı demektir? Bazı duygular sabit midir ve artık onlara inanmak mı gerekir ve direnmemek?… Bıraktığın yerde duruyor hislerim. Bıraktığım yerdesin. Gidemeyişimiz sabit!
Yine, ben aynı yerde duruyorum. Yine, sen aynı yerde. Yine, son yok. Sonu da yok hâlâ. Olmasın zaten. Bir son beklentim de yok.
Sonsuzluğum ol benim. Sonlar yakışmıyor zaten bana. Sonsuzluk ne demektir bilir misin? Bilmiyorsan, bildiğin herhangi bir sonu yaz gitsin. Zorlama beynini. Yeniden başlayalım!
“Benim ol!”
“Tamam.”
“Benim ol ama!”
“Tamam.”
“Benim ama!”
“Tamam.”
“Sadece benim.”
“Tamam.”
“Bir tek.”
“Tamam.”
“Tamam mı?”
“Tamam.”
“Söz mü?”
“Söz.”
“Yemin mi?”
“Yemin.”
Ben sana âşık olalı kaç yıl oldu, kaç gün, kaç saat? Saymıyorum artık. “Benim ol,” diyorsun, oluyorum ve hâlâ… Senin olduğum halde her an senin olmamı istemeni ya da senin değilmişim gibi hissetmeni, bana olan aşkına mı, benim aklıma mı borçluyuz acaba? Neyse, düşün sen!
“Âşığım sana.”
“Bunu mu buldun? Düşünmüyorsun diyorum sana. Hiçbir şeyin üzerinde düşünmüyorsun. İşin kötüsü, hissetmiyorsun da.”
Fırtınalarım var gözbebeklerimde! Sen o rüzgârlara karışıp uçup gitme diye gözlerimin önünden, kaçırırdım ya gözlerimi bazen; korkardım direnemezsin diye. Şimdi, artık çok geç! Şimdi, hiç gözümü kırpmadan bakmak istiyorum gözlerinin içine, bana olan ne varsa, sana da olsun diye! Ben olamam ya gözlerimdeki bu ani değişikliğin tek sebebi. Her dediğine ve her yaptığına dikkatle bakıyorum ya artık; demediklerine ve yapmadıklarına da!
“Sen rüzgârsın! Bunu biliyoruz. Esmeden duramazsın. Ama her estiğinde benim birkaç dalım daha kırılıyor ve bundandır çok istememe rağmen, uzak durmaya çalışmam.”
“Duramazsın! Alışkanlığımız sabit.”
Ne “kal” diyeceğim artık ne de “git.” Ne bileyim, işte böyle bu defa. Sen yaz, sen çiz, sen boz, sen git, sen dön bu defa. Ben biraz yoruldum. Bekliyor olacağım sen beni nasıl beklediysen her defasında. Geliyor olacağım çağırdığında; nasıl sen, hep geldiysen her çağırdığımda! Ama hepsi bu işte. Ve bir gün biri alırsa beni senden, dönmeyeceğim bir daha.
Bir şey bitmiyorsa, bittiği yerden devam edebiliyorsa bitse de, bitmiyorsa yani, bitmiyor demektir sadece. Her şeye çok karmaşık bir anlam yüklemeye gerek yok. Neden-nasıl-sonuç ilişkisi falan… Bitmiyorsa bitmiyordur işte.




Göz kamaşması işte!

Ruhum kendinden geçmekte, algı da ne?

Nasıl oluyor da böyle karmaşık cümleler kurdurabiliyorsun bana ve ben her defasında elini, ayağını koyacak yer bulamayan çocuklar gibi…
Nasıl karışıyor aklım?
Nasıl karman çorman ve içinden çıkılmaz bir hale getiriyorum her şeyi.
Ben yapıyorum ben.
Sen yapıyor olamazsın değil mi?
Kesinlikle ben.
Tabi.

Bir çırpıda söylüyorum bir şeyler; ne söylediğim belli ne de söylemediklerimin yönü, yörüngesi… Çuvallıyorum tabi! Çuvalladıkça batıyorum, battıkça çuvallıyorum, sonra yine batıyorum, böyle bişi… Her ne kadar içimde ise de bu batmalarım ve çıkmalarım, ben biliyorum yetmez mi?

“Ah” diyorum,
“Allah kahretsin,”
“Hayır! Olamaz, yine mi?”

Kelimeler birbirine karışıyor. Hani ben biliyorum ya aslında ne demek istediğimi, sanki sende ve nasılsa biliyormuşsun gibi kuruveriyorum pervasızca cümleleri.
Nereden bilebilirsin ki?

Ben bi de deniz sanarak kendimi, dalgalar boyu vurursam kıyıdan kıyıya içimde... Bak şimdi!

Kendi dünyam karmaşık, o yüzden anlaşılmazlığın sınırlarında gezinip duruyorum. Kendimi aştım hatta sınırlarımdan taşıyorum! Kendi dünyam da yaşadığım için kendimden ibaret sanıyorum her şeyi. Bir an unutuyorum gerçeği ve boğazımdan çorbadan başka bir şey geçmiyor günlerdir, hay aksi!

Yok, yok kesinlikle bir anlama gelmiyor söylediklerim.
Gelmiyor di mi?
Ne anlamı olabilir ki?
Olamaz değil mi?
Değil mi?
Ne yani?
Ne demek istiyor olabilirim ki?

Ve ben, karıştıkça karışan yumak gibi…

Sigara, panik, nefes al, tamam yok bişi, heyecan, geçici, yok önce nefes, sonra sigara, sonra yine heyecan, buldum, nane çayı, yok kahve, tamam bi parça aroma, hayır, hayır arama, sakın hatta... of ya, ben nasıl yan yana getireceğim kelimeleri, nasıl konuşacağım ki?

Öldürüyorsun beni!



18 Kasım 2011 Cuma







Ben kendime yanmayı kestim anladım zamanla 

Gül bahçesi yapmaya kalktım bir avuç samanla 








Olmayacak duaya amin dedim nerden bilirdim 
Doğmayacak sabaha hevesle kendimden geçtim




Boş ver dedi kalbim kendimi azat ettim 
Sonsuz sevecektim birazcık sevseydin 
Ama senden vazgeçtim 




Yangın yeri kalbim ne alevler söndürdüm 
Dipsiz kuyularda ne ümitler büyüttüm 
Ama senden vazgeçtim... 




Boş ver dedi kalbim kendimi azat ettim
Ama senden vazgeçtim... 
Benden Vazgeçtim...


12 Kasım 2011 Cumartesi









Elinin değdiği saçların arasında sakladığım bir ömür vardı..
Bilmedin...
Herbirini tek tek beyaza çevirdin...



Ölüm hayatta büyük kayıp değildir. Asıl büyük kayıp; Yaşarken içimizde ölenlerdir.





her derdine raziyim diye 

bendeki gurur tek sana yok diye 

bütün kederlerine boyun büktüm diye 

ALLAHIMdami yok sandin sen benim 

Tütünse tütün – dumansa duman; yan ha yan 

Nedir senden cektigim? 

bi senmisin ki dünyada kalan 

Mecburmu saydin kalbimi sana gözlerindeki durusuna bakisina 

Icimden bir türlü cikmayasina 

Müebbet mi sandin askim sana 







Düskün mü kanla yazilan yollarina gözlerimden düsen her bir damla 

Nedir nedir senden cektigim Var anla zalim benim askim kölemi sana ? 





Kasinla gözün arasinda kaldim SUS! kandim ha kandim – yandim ha yandim 

Ben dudaklarinin arasinda kaldim sen bunun yarinidami yok sandin ? 



Yikila yikila düse kalka geldim ömrümü talan ettim askin yüzünden [/b][/i]

Aldana aldana pesinde seldim yiktin bendimi / cölüm kibirinden 

Oy ben öleyim kapina dilencimi aldin beni 

Sustum diye cekermi saydin seni! 





Ey zalim git gerisini sen anla tiryakimi sandin benim askim sana? 

ah icimden söküp atamiyorsam her türlü ziyanina katlaniyorsam 

öldügümü takmiyorsam ve hala ayakta duruyorsam 

tatli seste nur hilalde hayat agacinda hala siir okuyorsam tas mi sandin ? 

senden gitmiyorsam müptelansam ben simdi ölüyorsam takmiyorsan sen; 

ziyan saymiyorsam cekiyorsam ben sana tapiyorsam; belamisin sen ? 







Nazlim tüm kahrina talibim diye asktaki onur tek sana yok diye

zülüflerine vurgun yedim diye ALLAHIM dami yok sandin sen benim 


duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme 
başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme 

sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı 
hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme 

çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru 
çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme 

ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için 
bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme 

ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi 
sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme 

sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan 
ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme 

bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan 
gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme 

aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer 
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme 

ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi 
bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme 

şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize 
o zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme 

bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle 
huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme 

harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı 
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme 

isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil 
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

10 Kasım 2011 Perşembe

icimden dedim beraber yuruyelim olur mu
varsin gemilerimizi tasiyamasin sular
varsin yari yolda uyuya kalsin
bize gonderilen bahar

icimden dedim beraber yuruyelim olur mu
varsin golgemiz olsun huzun
diledigi gibi uzatsin canevimize ayaklarini
varsin annemiz olsun tütün
hayat daha sert vursun yumruklarini

icimden dedim ilmegi kacmis bir hayat bizimkisi
nedir alnimizdan opmek icin izimizi suren
kalmis midir kalesi dusmus bir sehrin cazibesi
nedir yalniz bize yakisan bu seruven

bu seruven ki
bizden biri yapti sirtimizdaki hanceri
ve terketti bizi huzur denen sevgili
kalakaldik,saskinligin avuclarinda
billur bir kus gibi

icimden dedim gomulu bir irmagin yalnizligidir bu
beraber yuruyelim olur mu?